22 Eylül 2013 Pazar

Giresun,Kümbet,Yayla,Tekke


Tirebolu
—  İlçe  —
Türkiye'de yeri
Türkiye'de yeri
Koordinatlar: 41°0′K 38°48′D
ÜlkeTürkiye
İlGiresun
Coğrafi bölgeKaradeniz
Yönetim
 - KaymakamGünhan YAZAR
 - Belediye başkanıBurhan Takır
Yüz ölçümü [1]
 - Toplam210 km2 (81,1 mi2)
Rakım [2]50 m (164 ft)
Nüfus (2012)[3]
 - Toplam29,714
 - Kır14,886
 - Şehir14,828
Zaman dilimiDAZD (+2)
 - Yaz (YSU)DAYZD (+3)
Posta kodu28500
İl alan kodu0454
İl plaka kodu28
Web sitesi: www.tirebolu.bel.tr
YerelNET

Tirebolu
 Karadeniz kıyısında yükselen Ayana -Karadeniz Rumcasında "Hagia Mama"nın bozularak söylenişi- tepesine sırtını yaslamış bir kıyı ilçesidir. Doğusunda Harşıt çayı denize dökülmektedir. "Tirebolu" adı Yunanca "Üç Kent" anlamına gelen Tripolis'den gelir. Bunun kentte yer alan üç kale nedeniyle konulduğu düşünülebilir. Eskiçağa ait Yunanca - Latince metinlerde de yerleşimin adı "Tripolis" olarak yazılıdır ve merkezdeki halk arasında "Tiriboli ya da Tiribolu" olarak söylenir. Tirebolu, en erken yazılı kaynaklarda Arrianos, Peripl. P. E. p. 17; Anon. Peripl. P. E. p. 13; Plinius vi. 4.'de geçer . Erken dönemlerde Doğu Karadeniz sahilinde yaşayan halklardan Mossinoikhlerin yerleşim alanıdır. Ancak antik Tripolis yerleşiminin asıl kurucusu Yunan Miletos kenti göçmenleridir. Bir Miletos kolonisi olarak Doğu Karadeniz sahilinin en güzel yerlerinden birine kurulur.
Yüzlerce yıl Bizans İmperatorluğunun bir parçası olan Tirebolu, İpekyolunun önemli bir limanı (Zefre) haline gelir. Karadeniz tarihinin önemli bir dönemi olan 1204 yılında, Komnenonos Hanedanının Trabzon Rum Pontus İmperatorluğunu kurmasıyla Tirebolu bu imperatorluğun bir yerleşim merkezi olarak Trabzon imperatorlarının yazları geçirdiği yer olarak kullanılmıştır.Trabzon İmparatorlarının yazlık beldesi olan şehir, İmparator koyunu koruyan iki kalesiyle de ünlüdür. Üçüncü kale ise Harşıt çayının kıyıdan 10 km içerisindeki Bedrama (Petroma) Kalesidir.
Çepni Türk'ler Tirebolu'ya Osmanlı dan önce Selçuklu döneminde Horasan üzerinden gelmeye başlamışlar ve Giresun 1397 yılında Türkmen beyi Emir Oğlu Süleymen bey tarafından fethedilerek Türk Yurdu haline getirilmiştir. Fatih Sultan Mehmed Han'ın 1461 yılında Trabzon'u (Trapezos - Trapezus) fethettiğinde Tirebolu ve çevresi hala Trabzon İmparatorluğu'nun bir parçasıydı ve halkı Trabzon Kilisesine bağlı Ortodoks Rumlardan oluşuyordu. Tirebolu, oldukça geç olarak, ancak Trabzon'un fethinin ardından Osmanlı Devleti topraklarına katıldı. Halkın bir kısmı kendi isteğiyle İslamlaştı ve deniz kıyısında yaşayanlar dağlardaki Çepni Türkmenlerle genellikle karışmadı. Bunda denizcilik bilmeyen Çepnilerin yaylalara yerleşmeyi tercih etmesinin ve Güvenlik nedeniyle sahile itibar etmemesinin rolü olmalıdır.
Zaten Geresun'un fethi(1397) sırasında sahil kesimi hariç bölgede Türkmen yerleşimleri oluşmaya başlamıştı.
Çepnilerin Alevi kökenli olduğuna ilişkin iddialar genel olarak kabul edilmektedir. Alevi/Bekteşilikle ilgili olarak Çepni köylerinin "Şıhlı", "Şahmurlu" gibi isimlerle oluşması Sis dağının en yüksek yerine Ali Meydanı denmesi ve Dereli,Piraziz (yani Abdal, Güvenç Abdal'dan gelmektedir) Alevi köyleri ve her köyde bulunan Ocak yerleri gösterilebilir. Unutmayalım ki Giresun daglarının en yüksek tepesinede Abdal Musa(3331m) denmiştir.
Evliya Çelebi 1640'da Tirebolu'yu Trabzon'a bağlı bir nahiye olarak yazar, Katib Çelebi 1730'da yine Trabzon'a bağlı bir kaza olarak belirtir.
Osmanlı egemenliğinde Önceleri,Gümüşhane ve daha sonra Trabzon a bağlı olarak rahat uzun bir dönem geçiren Tirebolu xıx. yy.da Doğu Karadeniz'i saran Tuzcuoğlu İsyanını yaşamıştır. Bugün yayınlanan Osmanlı yazılı belgeleri,söz konusu dönemde Tirebolu halkının Tuzcuoğlu taraftarı olarak isyana katılma ya da Osmanlı Devleti tarafında kalma konusunda tartışmalar yaşadığını anlatmaktadır.
Yakın zamana kadar Tirebolu ve çevresinde Rum köyleri bulunmaktaydı. Ancak Tirebolu ve çevresindeki Ortodoks Rumlar 1924 mübadelesiyle Yunanistana göç ettiler. Tirebolu merkezinde yaşayan az sayıda Ermeni ise 1915 tehcirinde ilçeden ayrıldı.
I. Dünya Savaşı içinde Rusların Harşit Deresine kadar ilerlemesi, Rus savaş gemileriyle Tireboluya ateş açılması üzerine Tirebolu merkezindekilerin Ünye ve Fatsa'ya muhacır olarak kaçtı.
Cumhuriyetin ilanına kadar Trabzon'a bağlı olan ilçenin ilk belediye başkanlığını Habibzade Rahmi Bey 19. yüzyıl sonlarında yapmıştır. Tirebolu'nun merkezinde yaşayan ve Romeika (Karadeniz Rumcası) konuşan Rum nüfusu 1924 mübadelesiyle Yunanistan'a göç etti. Yunanlı yazar Yorgo Andreadis'in ünlü "Tamama" adlı yapıtında Tirebolu ve Espiye'de Rumların o dönemde komşuları Müslümanlarla birlikte kasabalardaki renkli yaşantısı ayrıntılı olarak anlatılır. Bugün Atina'da Tripolis Caddesi'nin adı Tirebolu'dan esinlenilerek konulmuştur.
Tirebolu'da "Kilise Burnu" olarak anılan yerde eskiden bir Rum Kilisesinin kalıntıları vardır. Hagia Mama (Ayana) Tepesinde 1960'lı yılların başına kadar bir Rum Kilisesi'nden alınan devasa bir çanın gemilere yol göstermek için sisli günlerde çalındığı ve daha sonra çanın Rusya'ya götürüldüğü bilinmektedir.
Doğu Karadeniz sahil kasabalarının eski evlerinin mimarisi Tirebolu'daki eski evlerde görülebilir. Genellikle üç katlı ve ahşap olan bu evler, avlulu bir giriş, geniş ve yüksek tavanlı salonlardan oluşur.
Günümüzde Karadeniz sahil otobanının yokedici etkisinden sahillerini koruyabilmiş olan ender kıyılardan olan Tirebolu; kalesi, eski evleri ve plajları ile turizm için alternatif bir ilgi odağı haline gelmeye çalışmaktadır.Yayla olarak Güvende, Kazukbeli, Masur, Depealan yaylaları görülmeye degerdir.


KAR yağınca kümbet bir başka oluyor......

FOR:BERK ÇAKIR MERT ÇAKIR

Giresun AdasıKefken Adası ile birlikte Karadeniz'de bulunan iki adadan biridir. Giresun Adası kıyıdan 1.6 km açıkta olup, 40.000 metrekare alana sahiptir. Adada özellikle Akdeniz defnesi ve Yalancı Akasya başta olmak üzere 71 tür doğal otsu ve odunsu bitki türü bulunmuktadır. Sonradan 10 adet ağaç türü daha ilave edilmiştir. Karadeniz'de Karabatak ve martıların doğal olarak ürediği ada aynı zamanda göçmen kuşların uğrak ve dinlenme yeridir. Hakkında birçok efsaneler anlatılan, Amozanların ve birçok kavmin yaşadığı adada mitolojik çağlara ait birçok kalıntı bulunmaktadır. İkinci derece sit alanıdır. Yaz mevsiminde yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan ada günübirlik ziyaret edilerek piknik yapılmaktadır.

Adanın Özgürlük Yolu'ndan çekilmiş bir resmi
Giresun Adası ile ilgili olarak birtakım efsaneler anlatılmaktadır. Tarihi kaynaklar Amazon kraliçelerinin savaş tanrısı Ares adına tapınak yaptırdıklarını ve Sinop Piskoposu Agias Phokas'ın manastırı olduğundan söz etmektedir. Adada Alexius II zamanında yapılan sur kalıntıları, kuleler, manastır (iç kale), tarihi pişmiş toprak fıçılar ve bazı yapı temelleri bulunuyor. Sit alanı olan ada koruma altında. Adaya yazın Giresun limanından tekne turları düzenleniyor. Cenevizliler ve Venedikliler tarafından gemi sığınağı olarak uzun süre kullanılan adanın şu anki sahipleri yabani göçmen kuşlar, karabataklar ve martılar. Adada bulunan Hamza Taşı ana tanrıça Kybele'yi temsil eden, sacayak gibi 3 ayak üzerine oturmuş bir taş. Ocak (aile) kültürünü temsil ediyor. Kutsal taş 4 bin yıllık geçmişi ile dini inançlar gereği yaşlılar için umut veren ve mistik güç kaynağı olan dilek taşı. Her yıl 20 Mayıs'ta Uluslararası Aksu Festivali'nde düzenlenen ve soyun sürdürülmesi inancıyla yapılan sacayaktan geçme geleneği, adanın etrafının dolaşılmasıyla tamamlanıyor. Ada turu Hamza Taşı'ndan başlayıp yine orada son buluyor.

KÜMBET YALASI VE TİREBOLU YAYLASI

kümbet şenlikleri her yıl yapılır.Almancılar,Fransızlar bütün gurbetciler gelir.